- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 04 Temmuz 2025, Cuma 18:24
- 7 kez okundu

Suat Altınbaşak
Kadınlara cuma namazının farz olmadığının Kur'an'daki delilleri (3)Kur’an’da net bir biçimde nafaka (yiyecek, giyecek ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılama) görevi erkeğe farz olarak yüklenmiştir. (Bkz. Nisa 4/34, Bakara 2/233, Talak/7) Bu farziyet, sadece nafaka görevini değil, nafakayı temin etmek amacıyla yapılan tüketim alışverişini de kapsar.
“Erkekler, kadınlar üzerinde kavvâmdırlar; çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler mallarından harcamaktadırlar.” (Nisa 4/34)
“…Onların (annelerin) örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi babaya aittir.” (Bakara 2/233)
“Geniş imkâna sahip olan, nafakayı imkânına göre versin. Rızkı kısıtlı olan da, Allah’ın kendisine verdiğinden versin...” (Talak 65/7)
Burada geçen ifadeler, geçim ve temel ihtiyaçları temin etmenin erkeğe farz olduğunu gösterir. Erkeğin bu farzı yerine getirmesinin aracı da alışveriştir. Farz olan sonucun (nafaka) gerçekleşmesi için gerekli olan sebep (alışveriş) de bu bağlamda farz olur.
Erkeğin alışveriş yapması bir araçtır, amaç nafakayı temin etmektir. Amaç (nafaka) farzsa, amaca götüren yolda (alışveriş de) farzdır. Yani alışveriş yapmak burada nafaka yükümlülüğünün bir uzantısıdır.
Kur’an’da kadınlara yönelik "evin geçimini sağlayın", "alışveriş yapın", "nafaka temin edin" minvalinde tek bir emir yoktur. Aksine, Kur’an’da kadınlara bu yükümlülüğün verilmediği açıktır. Kur'an'da nafaka temin edilmesi görevinin ev bağlamında erkeğe verildiği de açıktır.
Kur’an’da kadınlara bu şekilde nafaka temin etme görevi verilmediğine göre, bu işi yapmayan kadının günaha girmesi söz konusu değildir. Bu da gösterir ki alışveriş yapmak kadına farz değildir, tercihe bağlıdır. Kadın yaparsa eşinin yükünü paylaşmış olduğundan hayır işler ve sevap kazanır, lakin yapmayı tercih etmezse günaha girmez.
Kur’an’da direkt olarak “alışveriş yapın” emri yoktur ama nafaka temin etme görevi doğrudan vardır. Bu nafaka görevinin gerçekleşmesi için alışveriş yapılması bir zorunluluktur Tıpkı Maide/6’da “su bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin” buyruğunda, “su arayın” emri direkt geçmesede dolaylı bir emir olarak verilmiş olması gibi… Çünkü su abdest için gereklidir. Nafaka meselesi de böyledir. Nafakanın temini için alışveriş yapmak da farz hükmüne girmiş olur. Bu görevde erkeğe verilmiştir.
Maide/6'da namaz abdesti anlatılırken "yıkayın" ifadesi geçer ama direkt olarak "su kullanın” denmez, lakin abdest için su zorunludur. Aynı şekilde Kur'an'da erkeğe hitaben direkt olarak “alışveriş yap” denmez lakin nafaka temini için alışveriş zorunludur.
Nafaka farz olduğuna göre, bu farzın gerçekleşmesini sağlayan alışveriş de bu bağlamda farz olur. Kur’an’da nafaka sağlama görevi net biçimde erkeğe verildiğinden bu da geçim temini ve alışveriş yapma sorumluluğunu da beraberinde getirir. Kadının nafaka sağlama sorumluluğu olmadığı için alışveriş yapmak kadın için değil de, erkek için bir görev olur. O halde kadın alışveriş yapmayı tercih etmediğinde sorumlu tutulmaz. Erkek bu görevi yapmazsa eğer, Kur’an’daki nafaka sağlama emrini ihmal etmiş olacağından günaha girmiş olur.
Nur/37’de, alışveriş ve ticaretin erkeklere yönelik kullanılmış olması, alışveriş ve ticaret yapan erkeklerin Allah’ı unutmaması bahsedilerek, kadınlardan hiç bahsedilmemesi, alışveriş ve ticaret gibi rızık temini ve geçimle ilgili faaliyetlerin erkekler tarafından yapılmasının farz olduğuna işaret eder.
Nisa/34’e göre, kadının çalışması, alışveriş yapması, evin geçimini sağlaması gibi bir dini yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple, Cuma/9’daki “alışverişi bırakın” emri üzerinden cuma namazına çağrılma emri, yalnızca bu tür yükümlülükleri olan erkeklere yöneltilmiştir.
Cuma 62/10: “Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan (rızkından) arayın. Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.”
Bu ayet, cuma namazından sonra tekrar rızık aramaya, yani ticarete, alışverişe, işe dönüşe izni veriyor. “Allah’ın lütfundan (rızkınızı) arayın” emri, net bir şekilde geçim için kazanç peşine düşmeyi kasteder. Bu da, bir önceki ayet olan Cuma/9’da cuma namazı için işi, alışverişi durdurma emri verilen kimselerin, alışveriş, geçim ve ticaretle yükümlü olanlar olduğunu göstermektedir. Kadın, alışveriş, geçimi temin etme ve ticaret yükümlüsü olmadığı için, bu yükümlülüğü taşıyan kimselere yönelik gelen cuma namazı emrinin muhatabı da değildir.
Kadınların alışveriş yapma sorumluluğu, nafaka ve ticaret yükümlülükleri yoktur. (Nisa 4/34, Bakara 2/233, Talâk 65/6-7) Cuma 62/9’daki alışverişi bırakma emri, geçim sorumluluğu erkeklere ait olduğu için onlara yöneliktir. Kesintiye uğrayan alışverişin, ticaretin devam ettirilmesini amaçlayan Cuma 62/10’da rızık arama emri ve Nur 24/37’de rızık temini ile ilişkilendirilen sorumluluğun erkeklere ait olduğuna işaret edilmesi birlikte değerlendirilirse, cuma namazı emrinin muhatabının erkekler olduğu anlaşılır.
Cuma/9’daki “el-bey” kelimesi pazar alışverişi manasına geldiği gibi ticaret manasına da gelir. Bakara/275 de “Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı.” şeklinde belirtilen ayette geçen “el-bey” yani alışveriş, hem market ve pazar alışverişi, hem de ticaret anlamına gelir.
Zaten Cuma/10’daki “Allah’ın lütfundan (rızkınızı) arayın” emrinden anlaşılacağı üzere, Cuma/9’daki bırakılması istenen alışverişteki maksadın aynı zamanda ticaret de olduğu anlaşılır, buradaki alışveriş sadece market veya pazar alışverişi değildir.
Kadınların alışveriş ve ticaret sorumluluğu Kur’an'da hiçbir âyette olmadığı için Cuma/9’daki alışverişi bırakma emri, Cuma/10’daki alışveriş ve ticaret sorumluluğuna sahip rızık arama farziyeti olanları kastettiğinden, muhatabın erkekler olduğunu anlarız.
Şunuda belirtmek isterim ki, Cuma/10’daki “Allah'ın lütfundan (rızkınızı) arayın” ifadesi emir sigasında gelmiştir. Rızık arama farziyetini yerine getirmesi gereken kimselere, bu ayetteki “Allah’ın lütfundan (rızkınızı) arayın” sözü mantıken tavsiye olmaz zaten, anlam açısından çelişki olmaması için bu bir emir olur. Bir de bunun üstüne emir sigasıyla gelmiş olması rızık arama farziyetini yerine getirmesi gereken kimseler için tavsiye değil de emir/farziyet anlamına geldiği iyice ortaya çıkar.
Cuma namazı emriyle aynı muhataba yönelik gelen Cuma 62/9’daki alışverişi bırakma ve Cuma 62/10’daki rızık arama emirlerinin kadınlara değil de, erkeklere hitap ettiğinin en güçlü delillerinden biri şudur:
Cuma/9’da “Ey iman edenler” hitabının ardından gelen cuma namazı emri, alışverişi bırakma ve rızık arama emri hep aynı muhataba yöneliktir. Bu üç emir, alışveriş ve rızık arama sorumluluğu olmayan mümin çocukları kapsamadığı gibi, bu sorumluluğa sahip olmayan kadınları da kapsamaz. Dolayısıyla cuma namazı emri, bu sorumluluğa sahip olan erkeklere yöneliktir.
Bu hakikati destekleyen Nur/36-37 üzerinden delilimizi anlatmaya çalışalım.
(Bu kandil, bu nûr) birtakım evlerde (mescidlerde)dir ki Allah, onların (kıymetlerinin) yükseltilmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir; buralarda (bu evlerde) sabah akşam O'nu tesbîh eder(ler). (Nur 24/36)
(O mescidlerde) öyle adamlar (vardır ki) onları ne bir ticâret, ne bir alışveriş Allâh’ı zikretmekten, dosdoğru namaz kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği günden korkarlar. (Nur 24/37)
Nur 24/37’de “ticaret ve alışverişin Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı” kişiler, direkt “Ricalun” ifadesiyle lafzen "Erkekler" olarak övülmektedir. Bu âyette, ticaret ve alışverişin ibadetten alıkoymadığı kimseler arasında kadınlardan hiç söz edilmezken sadece erkeklerin övülmesi, o dönemde genellikle ticaret ve alışverişle fiilen uğraşanların erkekler olduğunu kanıtlamaktadır. Bu fiilî durum, Cuma/9’daki cuma namazı emriyle birlikte aynı muhataba yönelik gelen “alışverişi bırakın” emrinin, o dönemde fiilen o işin öznesi olan erkekleri muhatap aldığını destekler.
Bu sayede, Cuma/9’da cuma namazı emriyle hitap edilen; alışverişi yapan kimselerin, Cuma/10’daki rızık arama emri ile tekrar alışverişe ve ticarete dönecek kimselerin, Cuma/11’de geçen ticarete yönelen kimselerin erkekler olduğu Nur/37 ile ispatlanır. Yani Cuma/9’da “Ey iman edenler” denirken o dönemde alışveriş ve ticaret yapan erkeklere hitap edilmiş oldu.
Çünkü Nur/36-37’de, ticaret ve alışveriş içinde bulunsalar da mescide Allah’ın zikrine koşan/yönelen kimseler, “ricâlun” (erkekler) ifadesiyle övülmüştür. Bu durum, genel olarak o dönemde ticaret ve alışverişle fiilen uğraşanların erkekler olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Nur/36-37, ticaret ve alışverişle meşgul oldukları halde mescide Allah’ı zikretmeye koşan/yönelen kimselerin erkekler olduğunu net bir biçimde gösterir. Kadınlar ise Nur/36-37’de ne özne olarak ne de ima yoluyla yer almamaktadır.
Dolayısıyla Cuma/9’da, alışverişi bırakıp Allah’ın zikrine (cuma namazına) koşmaları emredilen kişilerin, aynı şekilde Nur/37’de ticaret ve alışveriş yaptığı halde kendini mescitten alıkoymayan erkekler olduğu anlaşılır. Zaten Cuma/10’da “artık namaz bitince yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan (rızkınızı) arayın” emride, tekrar alışveriş ve ticarete dönecek olanların erkekler olduğunu teyit etmektedir.
Ayetlere bütüncül ve bağlamsal olarak bakıldığında, Cuma/9’daki “Allah’ın zikrine koşun” emrinin; yine aynı ayette geçen “alışverişi bırakın” emriyle, ardından Cuma/10’daki alışverişe, ticarete yönlendiren rızık arama emriyle ve Cuma/11’deki “ticarete yöneldiler” şeklindeki uyarıyla birlikte hep aynı muhataba yönelik olduğu açıkça görülür. Bu muhataplar, fiilen alışveriş ve ticaret yapan kişilerdir. Bu bağlam, Cuma/9’da “Allah’ın zikrine koşun” emrinin de, Nur/37’deki ticaret ve alışveriş yaptığı hâlde mescide yönelmekten geri durmayan erkeklere hitap ettiğini açıkça ortaya koyar.
Böylece, cuma namazı emriyle birlikte gelen, Cuma Suresi 9, 10 ve 11. ayetlerdeki emir ve uyarıların muhatabının kadınlar değil, o dönemde fiilen alışveriş ve ticaretle meşgul olan erkeklere yönelik olduğu netleşir.
Cuma namazının farz olduğu kimselere hitap eden ayetlerde, Cuma/9’da "alışverişi bırakın" emir ve uyarısı, Cuma/10’da alışveriş ve ticarete yönelten “Allah'ın lütfundan arayın” emri, Cuma/11’de "ticarete yöneldiler" şeklinde bir uyarı yer almaktadır. Cuma namazının farz olduğu kişiler, cuma namazı emriyle birlikte gelen bu emir ve uyarılardan sorumludur.
Eğer o dönemde ticaretin ve alışverişin öznesi erkekler ise (ki Nur/37 bunu desteklemektedir), o halde Cuma Suresi 9, 10 ve 11. ayetlerde bahsedilen bu emir ve uyarıların asıl muhatabı erkeklerdir. Cuma namazı emri yani Allah’ın zikrine koşun emride bu bahsettiğimiz emir ve uyarılarla birlikte aynı muhataba (erkeklere) yönelik gelmiştir.
Nur/36-37, ticaret ve alışverişin, mescide Allah’ın zikrine koşmaya/yönelmeye engel olmasına izin vermeyen kimseleri erkekler olarak bize göstermektedir. Bu ayetlerde, ticaret ve alışverişle meşgul olmalarına rağmen erkeklerin mescitlerde Allah’ı zikretmeye devam ettikleri, namaz kıldıkları ve ibadetlerini aksatmadıkları vurgulanmaktadır. Yani Nur/36-37’de bahsedilen erkekler, cuma vaktinde alışveriş ve ticaret yerine mescide cuma namazına da yani Allah'ın zikrine de koşan kişilerdir. Nur/36-37 ayetleri bu yönüyle cuma namazının kadınlara değil, erkeklere farz olduğunu destekleyen güçlü bir delildir.
Çünkü Nur/36-37, kadınlardan hiç bahsetmeyip, “mescide Allah'ın zikrine koşmaktan (yönelmekten) kendilerini alıkoymayan ticaret ve alışverişin, öznesi erkeklerdir” sonucunu sağlayarak, cuma namazının erkeklere farz olduğunu desteklemektedir.
Cuma/9’daki “alışverişi bırakın” uyarısı, o dönem genel olarak erkekler alışveriş yaptığından, cuma namazı vakti alışverişe yönelmeleriyle ilgili bir ikaz için sadece erkeklere yönelik indiği tarihi bilgilerle bize aktarılmaktadır. Ayrıca, o dönemde genel olarak erkekler ticaret yaptığından, Cuma/11’deki “ticarete yöneldiler” ifadesiyle belirtilen, Hz. Peygamber’i ayakta bırakarak ticarete yönelen kimselerin, erkekler olduğu ve bu âyetteki uyarınında erkeklere yapıldığı tarihi bilgilerle sabittir. Bu tarihî bilgiler, Nur/37 ayetini desteklemektedir, çünkü Nur/37 ayeti o dönemde genel olarak alışveriş ve ticareti erkeklerin yaptığını, kadınlardan hiç bahsetmeden açıkça göstermektedir.
Dolayısıyla cuma namazı emri, o dönemde fiilen alışveriş ve ticaretle uğraşan erkeklere hitaben indirildi. Zira Cuma suresinin 9, 10 ve 11. ayetlerinde geçen “alışverişi bırakın”, “Allah’ın zikrine (mescide) koşun”, “Allah'ın lütfundan arayın” ve “ticarete yöneldiler” gibi emir ve uyarılar, bu işleri yapan erkeklere yöneliktir. Çünkü Nur/37’de ticaret ve alışveriş halinde olmalarına rağmen, mescide Allah’ın zikrine koşanların/yönelenlerin erkekler olduğu açıkça belirtilmiştir. Ayetlere bütüncül baktığımızda, cuma namazı için belirtilen “Allah’ın zikrine koşun” emrinin kadınlara değil, o dönemde ticaret ve alışverişi bırakıp, mescide Allah’ın zikrine koşan/yönelen erkeklere hitaben olduğu ortaya çıkar.
Toparlayacak olursak, şunları söyleyebiliriz:
Kur’an’da alışveriş, ticaret ve geçim temini sorumluluğunun sadece erkeklere yüklenmiş olması; Nur/36-37’de alışveriş ve ticaretle meşgul oldukları halde mescitte Allah'ı zikretmekten alıkonulmayanların sadece erkekler olduğunun belirtilmesi; Cuma/9’daki “alışverişi bırakın” ve “Allah’ın zikrine koşun” emirlerinin, Cuma/10’daki rızık arama emrinin ve Cuma/11’de ticarete yönelenlerin uyarılmasının her seferinde bu geçim temini sorumluluğuna sahip olan erkeklere hitap etmesi birlikte değerlendirildiğinde, cuma namazı emrinin Kur’an’a göre kadınlara değil, erkeklere farz olduğu net bir biçimde anlaşılır.
Kadınların cuma vaktinde ne yapabileceğine şöyle bir değinelim:
Öğle vaktinde yer alan cuma namazına gitmeyen veya gidemeyen kadınlar onun yerine farz olan öğle namazını kılar. Kadınlar dilerse, öğlen vaktinde yer alan cuma namazına gider ve erkekler gibi onlarda cuma namazını kılıp, aynı zamanda öğle namazını da eda etmiş sayılır. Ama bu durum, kadınlara cuma namazının farz olduğu anlamına gelmez.
Suat Altınbaşak
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
07.06.2025 Kadınlara cuma namazının farz olmadığının Kur'an'daki delilleri (2)
-
02.06.2025 Kadınlara cuma namazının farz olmadığının Kur'an'daki delilleri (1)
-
30.05.2025 Kitap ve Hikmet (5)
-
02.03.2025 Kitap ve Hikmet (4)
-
02.03.2025 Kitap ve hikmet (3)
-
02.03.2025 Kitap ve Hikmet (2)
-
22.09.2024 Kitap ve Hikmet (1)
-
10.09.2024 Sünnetin korunmuşluğu (5)
-
31.08.2024 Sünnetin korunmuşluğu (4)
-
27.05.2024 Sünnetin korunmuşluğu (3)
-
14.05.2024 Kadere bakışın, peygamber tasavvurunu belirler (4)
-
14.05.2024 Sünnetin korunmuşluğu (1)
-
14.05.2024 Sünnetin korunmuşluğu (2)
-
28.03.2024 Kadere bakışın, peygamber tasavvurunu belirler (3)
-
26.03.2024 Kadere bakışın, peygamber tasavvurunu belirler (2)
-
27.02.2024 Kadere bakışın, peygamber tasavvurunu belirler (1)
-
22.02.2024 Dil ve hal lisanı ile doğrudan eğitim
-
20.02.2024 Doğu Türkistan'daki Çin zulmünü bertaraf edebiliriz… (3)
-
19.02.2024 Doğu Türkistan'daki Çin zulmünü bertaraf edebiliriz… (2)
-
13.02.2024 Doğu Türkistan'daki Çin zulmünü bertaraf edebiliriz… (1)
-
26.12.2023 İnançsızlığa karşı koruyucu hekimlik (7)
-
29.11.2023 İnançsızlığa karşı koruyucu hekimlik (6)
-
13.11.2023 İnançsızlığa karşı koruyucu hekimlik (5)
-
08.04.2023 İnançsızlığa karşı koruyucu hekimlik (4)
-
02.02.2023 İnançsızlığa karşı koruyucu hekimlik (3)
-
15.12.2022 İnançsızlığa karşı koruyucu hekimlik (2)
-
15.11.2022 İnançsızlığa karşı koruyucu hekimlik (1)
-
10.08.2022 Ateist ve Deist Bilmecesi (8)
-
08.08.2022 Ateist ve Deist bilmecesi (7)
-
02.08.2022 Ateist ve Deist bilmecesi (6)
-
01.08.2022 Ateist ve Deist Bilmecesi (5)
-
15.07.2022 Ateist ve Deist Bilmecesi (4)
-
20.06.2022 Ateist ve Deist Bilmecesi (3)
-
19.04.2022 Ateist ve Deist Bilmecesi (2)
-
18.04.2022 Ateist ve Deist Bilmecesi (1)
-
07.04.2022 Modernist bir kalbin röntgen çekimi
-
03.04.2022 Düşünme seferberliği başlasın! (2)
-
13.03.2022 Düşünme seferberliği başlasın! (1)
-
08.03.2022 Bilim ve Din İlişkisi
-
21.02.2022 Akıl ve kalp ilişkisi
-
18.02.2022 ATOMLARDAN EVLİLİĞE UZANAN KADER YOLU