- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 Kasım 2025, Pazar 1:33
- 68 kez okundu
İman hakikatlerini aklî, kalbî ve vicdanî delillerle izah edenler Kur’an tefsirleridir.
Bu eserlerin doğru anlaşılması ve ruhuna nüfuz edilmesi yalnızca entelektüel bir faaliyet değil, aynı zamanda kalbî bir iklim meselesidir de.
**
Tefsir metninin anlaşılmasında ihlas, sadakat, tevazu ve uhuvvet (kardeşlik) duygusu zarurî bir zemin görülmüştür. Çünkü ilim, kalbin safiyetinden beslenir; nefis, gurur ve rekabetle karıştığında hakikati bulandırır.
**
İmani uhuvvet, yalnızca sosyal bir birliktelik ilkesi değil, aynı zamanda manevî bir nurun aynası olarak ele alınmıştır. Uhuvvet Risalesi'nde, kardeşlik bağının Allah rızası temeline dayanması gerektiğini vurgulanır.
Bu bağ, “mü’minin mü’mine karşı adavet edemeyeceği” esasına dayanır. Dolayısıyla uhuvvet, iman kardeşliğini kalpte kuvvetlendiren ve tefekkürün önündeki kin, kıskançlık, enaniyet gibi perdeleri kaldıran bir manevî hâldir.
**
“Uhuvvet”, yalnızca “birlik” demek değildir; aynı zamanda “aynı hakikate yönelmiş kalplerin müşterek hassasiyeti” manasına da gelir. Bu nedenle, uhuvvet hissiyle okunan bir tefsir, okuyucuya yalnız bilgi değil, bir ruhi tecelli kazandırır.
Bu nevi metinler, aklî derinliğin yanında manevî bir letafete de sahiptir. Bu letafetin idrak edilebilmesi, kalbin nefisle değil kardeşlikle dolu olmasına bağlı. Uhuvvet hissi, insanın iç dünyasında yumuşaklık, samimiyet ve teslimiyet doğurur. Bu da eseri okurken, yazarın niyetini ve mesajın ruhunu daha derinden kavrama imkânı verir.
**
Nitekim büyük âlimler, talebelerine sık sık “ihlas, uhuvvet, tesanüd” düsturlarını hatırlatmış; hakikatin ancak bu atmosferde parlayacağını belirtmişlerdir. Çünkü kalpler arasında muhabbet varsa, nurlar birleşir; düşmanlık varsa, nur söner. Bu ölçü, yalnız hizmette değil, anlamada da geçerlidir.
Kabul edilir ki bir metni anlamak, yalnız zihinle değil, niyetle de ilgilidir. Uhuvvet duygusu, okuyucunun niyetini saflaştırır, onu “hakikati bulma” istikametinde sabit kılar. Kardeşlik hissi, tefsirleri “bir grubun malı” değil, “iman hakikatlerinin müşterek mirası” olarak görmeyi de sağlar. Böylece okuyucu, eserlere karşı hem hürmet hem de teslimiyetle yaklaşır.
**
Ayrıca uhuvvet, cemaat şuurunu canlı tutar. İlim talebeleri, birbirlerinden ilham alarak okudukları metinleri birlikte mütalaa ettiklerinde, hakikatlerin farklı cihetleri açığa çıkar. Bu müşterek tefekkür, uhuvvetin pratiğe dökülmüş hâlidir.
Onlara göre eserlerin anlaşılmasının önündeki en büyük engellerden biri “enaniyet”tir. Eğer bir kimse “ben mutlaka anlarım, başkası anlayamaz” zihniyetiyle okursa, o zaman eserle arasına perdeler çeker. Uhuvvet hissi, bu perdeyi kaldırır; insanı kendi hakikatine değil, hakikatin kendisine yöneltir.
**
Enaniyetle okunan metinlerde, hakikat yerine “yorum” öne çıkar; uhuvvetle okunan metinlerde ise “nur” görünür. Bu bakımdan uhuvvet, anlamanın sırrıdır; adeta manevî bir anahtardır.
Netice itibarıyla, uhuvvet hissi olmadan tefsirlerin manevî boyutu eksik kalır; metin anlaşılır ama ruhu hissedilmez.
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
23.11.2025 KIRK BİR YILIN HİSSİYATI
-
14.11.2025 “Ümitsizlik bir hastalıktır” Ya Ümit?
-
10.11.2025 BAŞKAN ZOHRAN MAMDANİ!
-
30.10.2025 “ESKİ HÂL MUHAL. YA YENİ HÂL, YA İZMİHLÂL.”
-
16.10.2025 CAMİALARDA KUZMAN MİSALİ İNSANLAR VAR OLDUKÇA..
-
28.09.2025 Acayip Yerdeki AN
-
02.09.2025 İSKENDER DİYE BİRİ
-
13.08.2025 SİYAH SANCAK
-
12.08.2025 Sessiz Çığlık ve Kapanmayan Yara: Gazze ya da Gaza
-
09.08.2025 YEDİ ASIR EVVEL HAZIRLANAN EV
-
20.07.2025 Yeni Fetih Gazetesi: Bir Dirilişin Kalem Gücü